07.11.2017
İnsan hayatının içinde acı ,üzüntü hayal kırıklığı ve başarısızlık yoksa o haytın bir anlamı olmaz ve o hayattan bir hikaye çıkmaz.
Bazı aileler çocuklarını genellikle patron çocuklarının özelliklerine özenerek insan değeri bilmeyen her şeye hakları olduğuna inanan benim yaşadığım zorlukları yaşamasınlar diyerek yetiştiriyorlar.
Halbuki insanları bulundukları noktaya getiren yaşadıkları zorluklardır. Aslında kırsal bölgede yetişen bir çocuk 5 yaşında ailesine katkıda bulunur. Ahırı temizler tarlaya yemek götürür .Hayvanları sular ve otlatır 5-6 yaşındaki çocuk onlarca hayvanı eksiksiz götürür ve getirir.
Dolayısı ile çocuklarımızı ailenin refahına değil ailenin hayatına ortak etmemiz lazım. Bizler ise çocuklarımızı sadece ailenin refahına ortak ediyoruz. Aman zorluk yaşamasınlar , Olumsuz şeyler yaşamasınlar diye düşünüyoruz Fakat…
İnsanı insan yapan utanma, üzüntü, başarısızlık, kızgınlık, hayal kırıklığı insanın evresini tamamlaması için zincirin birer halkasıdır.İnsanda utanma duygusu olmasa nasıl bir insan olacağını düşünebiliyor musunuz? Dolayısıyla çocukların olumsuz duygu yaşaması ve zorlanması gerek.
Birkere aile içinde birtakım şeyleri yapmak onun görevi olacak.O işi ödül karşılığında yapmayacak ve ailenin parçası olmanın uzantısı olacak.Bunun karşılığını hayata nasıl taşırız derseniz Çocuklarımızı 12-13 yaşlarında başlayarak yaz tatillerinde çalıştırarak.
Paranın kıymetini bilmesi için değil,yetişkin dilini öğrenmeli,sorumluluk almalı,kararlarının sonuçlarıyla karşılaşmalı ve insan ilişkilerinde sınırınnereden geçtiğini görmesi bilmesi lazım.
“HAYATTA ACI,ÜZÜNTÜ,VE BAŞARISIZLIK VARDIR” Eğer kişide bu duygular yoksa hayatın anlamı da olmayacaktır.
Bahri OLCAY
KAVAK AĞACI VE KABAK BİTKİSİNİN HİKAYESİ
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş.
Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa
«Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?»
-10 yılda demiş kavak.10 yılda mı?» Diye gülmüş kabak.
Ben nerdeyse seninle aynı boya geldim bak!» demiş
Günler günleri kovalamış ve son baharın ilk günleri başladığında
Kabak önce üşümeye, sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış.
Sormuş endişeyle kavağa
«Neler oluyor bana ağaç?»
«ölüyorsun» demiş kavak
«Niçin?»
«Benim on yılda geldiğim yere sen iki ayda gelmeye çalıştığın için»